16 Kasım 2015 Pazartesi

Gelin sonbaharın kalbine gidiyoruz...

Hafta sonu şehirden biraz uzaklaşayım diyenlere yemyeşil bir kaçamak önerisi geliyor. İğneada...

Kırklareli'nin Demirköy ilçesine bağlı olan İğneada şimdilerde 3. nükleer santral yapımının planlandığı yer olarak gündeme geliyor. Buraya İstanbul'dan yaklaşık 3 saatlik bir araba yolculuğuyla ulaşmak mümkün. Bozuk yolları ve sisli dağları sebebiyle bizim yaptığımız gibi yapmayın ve burada 1 gece konaklayın. Günübirlik gelmek için pek uygun değil bence. Biz yol üstünde gördüğümüz sucuk ekmek tabelasına aldanıp aç karnımızı doyurmaya kalkınca, karanlığa kalıp korku filmini aratmayan koşullarda yolculuk etmek zorunda kaldık, siz bunu yapmayın:)

Biz tabiat parkına girene kadar tuvalet ve yemek için durduğumuz için baya zaman kaybettik. Eğer kalacaksanız çok sıkıntı değil ama günübirlik gidecekseniz elinizi biraz çabuk tutun. Küçük bir tabelası var Tabiat Parkının, yine bizim gibi yapmayın, tabelayı kaçırmayın:) Parkın içinde 4 tane göl var. Mert Gölü, Hamam, Saka ve Pedina Gölü...Sonbaharın tüm tonlarını burada görmek mümkün, fakat insan görmek çok zor. Kimsecikler yok, sessiz ve sakin, yeşile doyacağınız bir bıdı bıdı

Buraya eğer yazın gelirseniz Karadeniz'in hırçın sularında yüzebilir, 22 km'lik uzuuuuun plajında doyasıya güneşlenebilirsiniz.


Bırakın kendinizi sonbahara...






Hamam Gölü için yolda karşılaştığımız yerel halkından bilgi aldık yol tarifi için ama biz yine de yolu karıştırdık:) Yolda hiç tabela yok, rastgele bulduk gölü. Yazılıp silinmiş tabelaya Hamam Gölünü kazıdık. Yardımcı olabilir size de...


Yaklaşık 4-5 saat burada zaman geçirdikten sonra dönüş yolunda gördüğümüz sucuk ekmek yapan bir yere girdik. 










































Güzel bir bahçesi var mekanın...












Kuzinede pişmiş manda sucuğu...Evet lezzetli, bizim yediğimiz bol baharatlı az etli sucuğun tam tersi...








9 Kasım 2015 Pazartesi

"Buraya tez bir han yapıla"

17.yy'a gidiyoruz ve o dönemde Kösem Sultan tarafından yaptırılan Mahmutpaşa'daki Valide Han'ın çatısına çıkıyoruz. Burası İstanbul'un en eski hanlarından biri olarak biliniyor. Şimdilerde yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan bu hanın popüler olmasının sebebi ise çatısına çıktıktan sonraki İstanbul manzarası. James Bond'un Skyfall filminde de kullandığı bu hanın çatısı, kişi başı 1 TL ödeyerek size hanın kapısını açan çaycı Mehdi Amca'nın söylediğine göre, burayı Avrupalılar keşfetmiş, sonra da böyle popüler bir yer olup gitmiş.








Geçmişte kervanların konakladığı bu yere Kabataş'tan tramvay ile ulaşabilirsiniz. Eminönü'de inip buradan Mahmutpaşa'ya yürüyün. Han'a girdiğinizde bir miktar endişe duyabilirsiniz. nereye geldim diye ama geri dönmeyin:) Çatıya çıkmak isteyen insanları göreceksiniz Mehdi Amca'nın yanında. Biz gittiğimizde çok rüzgar vardı ve çok kalabalıktı. Daha sakin bir zamanda, daha az insanın olduğu bir anı yakalamak isterdim açıkçası. Çünkü öyle yüksektesiniz ve karşınızda öyle eşsiz bir manzara var ki, sadece sessizce oturup saçma sapan bir şey düşünmek bile insana iyi gelebilir...





















Han'ın en yüksek kubbesinin üzerine çıkıp fotoğraf çektirmek isterseniz ( ki bence diğerlerinden farkı yok) biraz sıra beklemeniz gerekebilir. Pek çok artistik poz vermek isteyen ziyaretçi göreceksiniz burada. Bu yıl gördüğüm Pisa kulesini sırtına almak isteyen turist teyze gibi burada da perspektif yardımıyla pek çok binayı, köprüyü tutmaya itmeye çalışan insanlar var:) Siz onları boşverin de şu manzaranın doyasıya tadını çıkarmaya çalışın. Karşınızda Eminönü, Yeni Cami, Sirkeci, Galata Kulesi ve Boğaziçi Köprüsüyle büyüüüük İSTANBUL. Şimdiden iyi seyirler:)