5 Şubat 2017 Pazar

Sait Faik'in Burgazada'sına gidiyoruz haydi :)

https://www.instagram.com/gezginayii/


Şehir üstünüze üstünüze gelmeye başlayıp da çok uzaklaşamayacak durumdaysanız, endişelenmeyin birkaç saatliğine bile olsa İstanbul'dan kaçıp buraya gelebilirsiniz. Ve işte Burgazada'dasınız ...Hem deniz havası hem bolca yeşillik var burada. Biz kaçamağımızın daha ilk dakikalarında, adaya adım atar atmaz karnımızı doyurmak için kendimizi Ergün Pastanesi'ne attık.  Bu pastanenin en önemli özelliği ponçikleri. Böyle içi dolgulu hamur mutluluğu bunlar. (Fotoğraflarını çekmek, hepsini yedikten sonra aklıma geldi :) Şuradan sağa dönün buradan düz gidin gibi yol tarifleri vermeyi sevmiyorum pek. Gideceğiniz yerleri not edin ve sorun. Bırakın elinizdeki telefonu, açın defterinizi, bakkala, manava, kapı önünde oturan teyzelere sorun nasıl gideceğinizi. Azıcık da sohbet edin onlarla, yaşayın gittiğiniz yeri... Sait Faik'e selam vermeden dönmeyin adadan. Müze Darüşşafaka Cemiyeti'nin sorumluluğunda ve ücretsiz. İçeride Sait Faik'in eserleri, mektupları, eşyaları ve pek çok hatırası var. Çatı katından manzarayı izleyip, Sait Faik'e mektup yazmadan dönmeyin...



Kalpazankaya


Madamme Martha Koyu
Biz aşağı kadar inmedik. Ama bir  sonraki gelişimizde
orada denize girmeyi planlıyoruz. Siz giderseniz
hazırlıklı gidin :)




Eski adıyla Halikya olan Madam Martha Koyu'nun oldukça hüzünlü bir hikayesi var. Bu Lübnanlı Marta Arat'ın hikayesi... Ada'da her zaman herkese yardım etmesi ile bilinen, eşini her akşam iskeleden karşılamaya giden, o zamanın insanlarına göre, giyim tarzıyla dikkat çeken, söylenenlere göre çıplak denize giren, denizden topladığı taşlarla kolye yapıp çocuklara hediye eden ve güzelliği dillere destan güzel mi güzel Marta... Kulağına gelen çirkin dedikodulara dayanamayan Marta bir gün arkasında 'Artık rahat edersiniz' yazılı bir not bırakarak kendini bu tepeden sulara bırakınca bu koy onun anısını yaşatmak için Madam Martha Koyu olarak anılmaya başladı. Şimdilerde bu koyda denize girebilir, kamp yapabilirsiniz...




Sait Faik'le selamlaşıp, Madam Martha ile de dertleştikten  sonra Kalpazankaya'ya çıkın, açın ellerinizi iki yana nefes alın derin derin ve yaşadığınızı hissettirin ciğerlerinize :) Varsa vaktiniz güneşin batışını da burada izleyin.











Kalpazankaya'da bedeninizi ve ruhunuzu yenilediyseniz meydana doğru inişe geçebilir ve Ayios İoannis Kilisesi'ni görebilirsiniz. Bu kilisenin Patrik Metodios'un 7 yıl boyunca esir tutulduğu mahzenin üzerine yapıldığı düşünülmektedir.



























Ada sokaklarında her renk var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder